Ana içeriğe atla

Ruh


Ruhum garip , bu yurdun yabancısı gibi . Hiçbir zaman kabul edemediği bir düzenin zindanına haps edilmiş gibi pencereden sızan hakikat ışığına yapışmış durumda . Bir Yusuf haline bürünmüş... Dalgın mı dalgın ama yerinde duramayan daima bir tuğla üstüne tuğla koyma peşinde. Bulunduğu zindan da kendi için bir Hira yapıp huzura kavuşma peşinde ... 

Oysa ki bu alem de değildi ki asıl yuvası . Özlüyor biliyorum asıl yuvasını, yurdunu ama o yuvanın tuğlalarını oluşturmak için de bu sahte yuvada bir benlik oluşturması gerekiyordu belki de bunun yorgunluğu belki de bu arayışın yorgunluğuydu hissettiğim... 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaleme dökülmeyen sözcükler

Çok kararsız kaldığımız anlar olmuştur elbet . Bazen bir şarkı dinleme kararsızlığı , Bazen film seçme kararsızlığı , bazen de yüreğimiz de var olan acıya tercüme olacak sözcükler bulamama kararsızlığı... Ve de bu kararsızlık sonucu dökülen satırların katliamına sebep olmak. Bu kararsızlık İle de İç dünyasına yabancı olur muydu insan . Bu kadar uzak olabilir miydi kendine ... Bilemiyorum .  Ne garip hale geldik de yaşadığımızı hayata bir yabancı olduk , çözmüş değiliz . Başı boşluk boğazımıza dayanmış da kaçıyoruz kaçtığımız kadar .  Nereye kadar söyler misiniz nereye kadar bu kadar amaçsızca yaşamak ... Evet okuduğunuz her yazım aynı konu üzerinde dönebilir sizin için . Ama şöyle bir gerçek de var , Siz bu yaşamı çözmüş olabirsiniz ama ben çözmüş değilim .  Bir bulmaca gibi benim için . Bazen dediğim gibi bir bulmaca çözülmesi beklenen , bazen de sıralar dolu bir diyar , bazen seyredilmesi gerek bir gösteri alanı ...                                                         

KİMİM Kİ BEN ?

Herkesin bir hayali vardır elbet . Gerçekleştirmek istediği nice plan ve programlar . Bitmek bilmeyen istekler ile hayatı devam ettirmeye çalışmak ... Niceler sığdırmayı çok sevdiğimizi biliyorum ki bu da hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda daha da fazla da ziyadeleşecektir eminim .  Peki nereye kadar sürecek bunlar hiç düşündün mü ? Yani nasıl anlatsam bilmiyorum ki bazen sözcükler yetersiz gelebiliyor maalesef.  Düşünmenizi istiyorum ve de hayal etmenizi istiyorum.  Dünyaya İlk gözlerimizi açtığımız zamanı düşünün ;  savunmasız , aciz , hiçbir şeye gücü yetmeyen daima birilerine muhtaç olma iç güdüsü ile hareket etmeye çalışan ve de bu duygu nedeni ile de istemesizce oluşan binbir türden uyarı mesajları ...  Ama bu kadar aciz olmamıza rağmen bir o kadar masumduk ki herkesin etrafımızda pervane olduğu bir dönem ... Sonra yaşam ile karşılaşarak ayır etmeksizin dünyamıza uğrayan her şeyi dünyamıza almaya başlayınca güçleştik ama bir o kadar da masumluğumuz kaybediv

Sessizliğini BOZ

İnsanoğlu olarak garip varlıklarız. Bir anda dünyaya hakim olabilecek bir kapasiteye sahipken bir anda da dünyanın en aşalık varlığı olabiliyoruz . Orta yolun olmadığını insanlık tarihine bakıp görebiliyoruz . Olması gerek bu mu diye sormak da gerekiyor lakin bu soruyu sormaya dahi tenezzül edebilecek bir konuma da artık sahip değiliz . Evet dediğim gibi insanoğlu garip bir varlık . Ve istediği her şeyi yapmaya sahip olan bir varlık olarak kendini görebiliyorken binlerce acizlik vasfına sahip .  Her geçen gün Adalet ve hâk diye bangır bangır bağıran toplumken 7 Ekim 2023 tarihinden beri Adalet kavramı galiba herkesin yüreğinde yer edinmemeye başladı, başladı ki halen bu tarihe kadar sessizliğini sesi olamıyoruz. Evet az çok hangi konu hakkında bir yazı yazacağım anlaşılmış oldu, yüreğinde bir nebze vicdan kalmış olanlar anlamıştır.  Bu yazıyı yazmak da baya geçmiş bulundum biliyorum bu konu hakkında böyle sessiz kalan kesime yer edindiğim içinde kendi kendimi kınıyorum. Çün